“Asker Kaçaklığı, Eşkıyalık ve Ölüm Cezası”-İletişim Yayınları

Ahmet Özcan, “Firar, Şekâvet ve Hıyânet: Erken Cumhuriyet Dönemi Türkiye’de Asker Kaçaklığı, Eşkıyalık ve Ölüm Cezası”, (içinde) (der.) Ahmet Özcan ve Yalçın Çakmak, Eşkıyalık, Şekavet, İsyan: Geç Osmanlı’dan Erken Cumhuriyet’e Eşkıyalık, İstanbul: İletişim Yayınları, s. 43-68.

Suç, ceza ve iktidar arasındaki organik ilişkiyi vurgulayan mevcut çalışma, erken Cumhuriyet döneminde (1920-1940) asker kaçaklığı ve eşkıyalık vakaları karşısında devlet seçkinlerinin geliştirdiği söylemleri ve siyasaları tahlil ederek modern Türk ulus-devletinin askeri konsolidasyonunun yanı sıra meşruiyet konsolidasyonunun nasıl gerçekleştiğine ışık tutmayı amaçlamaktadır. 1920’li yılların ilk yarısındaki Millî Mücadele dönemi sırasında İstiklal Mahkemeleri’nin kuruluşuna dayanak teşkil eden kanunlar hakkında yapılan Türkiye Büyük Millet Meclisi görüşmeleri incelenerek devlet seçkinlerinin, asker kaçaklığı ve eşkıyalık vakalarının tırmanışını nasıl yorumladıkları, bu suçlar karşısında hangi cezaları uygulamaya koydukları ve Mecliste hangi söylemlerin rakip söylemleri yenilgiye uğratarak hâkim hâle geldikleri tartışılacaktır.

Yabancı güçlerin askerî işgali dışında isyan, asker kaçaklığı ve eşkıyalık hareketleri karşısında Meclisin, yasasını şiddetiyle kurması gerektiğinden bu olağanüstü durumda ceza, Meclis iktidarının kurucu, kanun yapıcı şiddetiydi. Ölüm cezası da bu şiddetin en mükemmel tecellisi olmalıydı. Şiddet yasanın kaynağı ise en yüksek ceza yani yaşam ve ölüm üzerinde uygulanan şiddet, yasanın bizzat doğduğu rahimdir. Hıyanet-i Vataniye Kanunu ile Firariler Hakkında Kanun’un kaynaklık ettiği İstiklal Mahkemeleri’nin bizzat Meclis üyeleri tarafından oluşturulup yürütülmesi, davaların halka açık bir şekilde ve delile dayanmaksızın görülmesi, uygulanan şiddetin aleniliğinin (publicity) ve keyfiliğinin (arbitrariness) Meclis iktidarının üretimi açısından elzem olduğunu gösteriyordu. Ayrıca 1920’lerin ikinci yarısı ile 1930’lu yılları kapsayan dönemle ilgili olarak devletin askerî konsolidasyonunun 1930’ların başında büyük ölçüde tamamlanmış olmasına rağmen devlet seçkinlerinin şedit cezaları yoğun bir şekilde kullanmaya devam etmesi sorunsallaştırılmalıdır. Mevcut çalışmada Georges Bataille’ın “genel ekonomi” kuramından hareketle söz konusu şiddet ekonomisindeki şiddet israfı ile bürokratik umursamazlık ve keyfilik devletin meşruiyet konsolidasyonu bağlamında açıklanacaktır.

Kitabı satın almak için burayı tıklayın.



Leave a Reply

Fill in your details below or click an icon to log in:

WordPress.com Logo

You are commenting using your WordPress.com account. Log Out /  Change )

Twitter picture

You are commenting using your Twitter account. Log Out /  Change )

Facebook photo

You are commenting using your Facebook account. Log Out /  Change )

Connecting to %s