Ahmet Özcan ve Bilgesu Sümer, “Bir Sosyal Bilim, Ona Mütekabil Siyaset ve Nihai Eleştirisi: Uluslararası İlişkiler Disiplini”, Politik Sosyal Bilim, Sayı 1 (Güz 2010), s. 57-75.
Giriş
Uluslararası İlişkiler (Uİ) disiplini, diğer sosyal bilimlerden farklı olarak incelemeye ve anlamaya çalıştığı fenomen ile adlandırılmıştır. Bu fenomen, kendi varlığından ve bütününden hiyerarşik olarak daha üstün birimlerin olmadığı dünya siyasetindeki ulus-devletlerin ilişkileridir. Uİ disiplini, ulus-devletlerin analiz seviyesinde bütünsel bir birim olarak ele alınması ile başlamıştır. Cevabı aranan sorular, uluslararası ilişkilere dair ana aktörlerin kim; meseleler, süreçler ve sonuçların ne olduğudur. Neo-liberal çağ olarak adlandıracağımız 1980’ler sonrası dönemde ise disiplinin sorunsallaştırmadan ele aldığı ulus-devlet birimi, post-yapısal, feminist ve neo-Gramscian akımlar basta olmak üzere, yeniden incelenmiştir.
Bu makalede özellikle neo-Gramscian teorinin, uluslararası ilişkileri anlama konusunda yaptığı katkı göz önünde bulundurulacaktır. Bu katkı bağlamında, genel literatürün taraması eleştirel bir açıdan yapılacaktır. Eleştirel bakış açısı, disiplinin tarihsel gelişme süreci içeresinde, hangi konuların ve aktörlerin konumlarının görmezden gelinmiş olduğunu göstermek için tutulan bir tavırdır. Çünkü üretilen bilgi, kalkınma söylemi içeresinde üretilen sermayenin ve artı değerin dağıtılmasını sorunsallaştırmamaktadır. Biz, sermayenin çıkarları ile çatışmayan bilginin üretilmesini bir tesadüf degil, bir bakış açısı meselesi olarak görmekteyiz. Bu sebeple, farklı bir bakış açısı olarak hegemonya kavramı, tarihsel materyalizm ve sınıf teorisinin Uİ disiplini içeresinde yeniden düşünüldüğü neo-Gramscian bakış açısını merkeze koyuyoruz. Diğer yandan, bu eleştirel bağlamın içerisinde post-yapısal, feminist ve sosyolojik Uİ teorisinin yaptıgı katkıdaki bütünleyici özelliğe de değinilecektir. Afrika kıtasının unutulduğu, tedavi edilebilir hastalıklardan ölenlerin hiçbir zaman işlenmediği, AİDS salgınının küresel çapından bahsedilmediği ve çevre sorunlarının yapıcı bir sekilde irdelenmediği Uİ disiplinin araştırma gündemi incelenecektir.
Genel literatürün içindeki tartışmaların devamında, Türkiye özelinde Uİ disiplini hakkında kısa bir tartışma yapılacaktır. Özellikle su, barajlar, petrol ve doğalgaz hatları gibi meselelerin ele alınışında, aynı genel literatürde olduğu gibi, yerinden edilen insanlardan, sular altında kalan tarihsel kalıntılardan, insanın güvenliği yerine devletin güvenliğini tercih etmeden, petrol ve doğalgaz hatlarının çevreye verdiği zarardan Uİ literatürü bahsetmemektedir. Türkiye’de Uİ disiplininin, Türk Dış Politikasının ve iddia ettigi rasyonalitenin diğer ulus-devletlere sistematik olarak aktarılması için akademik çalışmalarına basladığı kabul edilmektedir. Böylece Uİ disiplinine tekabül eden siyasi duruşu göstermeye yaklaşacağız. Devlet aklının sermayenin aklıyla çelişmediği Uİ disiplinine, bir sosyal bilim olarak incelemeyi hedeflediği toplumlara dayattığı kapitalist hegemonyaya karşı, yeni ufuklar ve yeni araştırma gündemleri önerebileceğimiz konuları ele alacağız. Bu hedefe, Uİ disiplininin tekeli altına almaya çalıştığı fenomenin farklı bir bakış açısıyla incelenmesiyle ulaşılacaktır. Bu bakış açısı, devlet aklını ve sermaye çıkarlarının kesiştiği yolların altını çizecek ve bu yolları gizleyen bilimsel çalışmaların ve argümanların mesnetsiz önermelerini reddedecektir. Bu önermelerin en başında ulus ve devletin bir bütün olarak, önceden doğrulanmış bir çıkar ihtiva etmesi gelir. Kısacası, Uİ disiplinin adını olduğu gibi kabul etmek bile, siyasi bir tutum olduğu için, anlaşılması beklenen ve incelenen fenomenin aslında dünya siyaseti, toplumlar arası ilişkiler ve devletlerin ve farklı burjuvazilerin kurduğu tarihsel bloklar olduğunun altını çiziyoruz.